Bayram Bittiginde…
Yine çocukça bir bayram yaşayamadım...
Bir umutla geceden başlayamadım bayrama... Uykusuz bir
gecenin sabaha vuran sessizliğine ses olup düşemedim yüzümdeki tebessümle...
Korkunç rüyaların, bir fatihalık karabasanların hâkimiyetine bıraktım
umutlarımı... Sevincimi kaybetmemin bahanesini farklı bahanelere yüklemenin
sıkıntısını yaşadım bir gece boyu...
Sabah namazını kılarken dilime dokunan dualarda kayboldum...
Cami yoluna düşmüşken karanlığın aydınlığa bakan loşluğunda, kayıp bayramları
adımlıyordu zihnim. Sonra cami içerisindeki vaaza bıraktım kendimi. Mü’minler
kardeşti. Bugün küs ve dargınlıkları bitirme zamanıydı. Kendimi aradım hemen…
Kendimi bulamadım bayram namazında. Çocukken kendimle
barışık bir hayatım vardı. Büyüdükçe neden farklılaşıyordu dünya… Ya da neden
farklılaşmıştım ben… Soruları bir kenara kaldırdım, “Allahuekber…” Çocukken
yapmış olduğum gibi, yanı başımdaki amcanın tekbirlerde şaşırmasına yine içimden
gülümsedim... Ve öncesinde bayram namazı anlatılırken esneyen ve açılmayan
gözlerin birden açılıverişine de... Ve
bir gün -Rabbimiz o günlere çıkarırsa- bunları benim de yapabileceğime ve bana
da gülümseyen birilerinin olacağına da…
Namaz bittiğinde tekbirlerle hayat bulurken tekbirlerle
hayatı kaybedişlerim geldi aklıma. Bir tekbirlikti hayat, Allahuekber için
yaşamak... Allahuekber için ölmek... Bir tekbir arası hüzün-mutluluk ikileminde
bir daha kayboldum. Kayıpken kaybolmak... Kendimden bir adım daha uzaklaştım...
Dua etmek her işin en güzel tarafıydı... Kendimi kaybolduğu
yerden duayla çıkardım kendime. Eksikliğimi, çaresizliğimi, umutsuzluğumu ancak
duayla bildirdim O'nun engin denizine... Kayboldu tüm olumsuzluklar, deniz
oldu...
Kapı kapı dolaşamadım, şeker biriktiremedim, "bayramınız
mubarek olsun" çığlığıyla apartmanları inletemedim. Uykumu
derinleştirirken kendimden yine uzaklaştım...
Sıcak ekmek kokusunda saklı duyguları sözcüklere dökemedim.
Yüreğimde taşıdıklarımın çoğaldığını fark ettim. Yüreğimi tuttum ama
tutunamadım kaybettiklerime... Fatiha dokundu dilime, bu kez karabasanlar için
değil, fıtratına kavuşanlar için, yani toprağa, yani hakkın rahmetine...
Şimdi bunca şeye rağmen, her geçen yıl kayıplarla
zenginleşen bir bayrama ulaşabilmenin buruk sevincini yaşıyorum. Hamdlere
takılı dilim, dualara olan inancım ve tüm ümitsizlikleri duada eritebilmenin
verdiği güç ile provayı başarılı bir şekilde verebilmek için nefes alıyorum...
Yoksa bundan sonra hiçbir bayram bir çocuğun ki kadar tatlı
ve güzel geçmeyecek gibi... Zira büyüdükçe ayrılıklar, ayrıldıkça hüzünler,
hüzünlerce de umutsuzluklar kapımda olacak... Ben tüm bunlarla savaşırken
bayram yine geçip gidecek...
Yani dostum, bayram bize 4. gününden başlıyor... Zira
çocukluğumuza ancak ulaşabiliyoruz... Bayram bittiğinde… Yani asıl bayrama
giden güne merhaba dediğimizde…
Yorumlar
Yorum Gönder