Kayıtlar

Şubat, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir insan, üç farklı duruş..

Resim
Eğer insana tarafımızdan bir rahmet tattırır, sonra o nimeti geri alırsak o, son derece ümitsiz, son derece nankör olur.(hûd,9) Nimetin şükrünü eda etmek nimetin verildiğini fark etmekle mümkündür. Şu kâinatı ezelide rahmetin sahibini unutmamak, şükrün en büyüğü olsa gerek. Aldığı nefsin dahi sahibi olamayan insan, fıtratına dercedilmiş sahiplik ateşini, bencillik tutuşturucusuyla körleyerek kendini her şeyin sahibi zanneder. Zan, yanlışa adımlanan ilk adımdır. Zan hüsranın ikiz kardeşidir. Hüsrana uğramaya ramak kalmış insan için imtihanın devamlılığı, ümitsizliğini ve nankörlüğünü gün yüzüne çıkarır. Fakat başına gelen bir dertten sonra kendisine bir nimet tattırırsak: "Artık bütün dertler ve belalar bir daha gelmemek üzere bitti gitti!" der, sevinir, övünür durur.(hûd,10) Tüm ümitsizliği su yüzüne çıkmış insanın sınavı devam eder. Nimeti elinden alınan çocuk misali tüm suçu nimet verene yükleyen insan, kendisine tekrar nimet verildiğinde bu nimet vas

Bir cümleden hareketle..

Resim
 “Unutmayınız, Umut karamsar olanın hakkı!”* Sevgisiz miyiz dostum.. Sevgisiz.. Ve sevgisiz olduğu kadar da karanlık.. Her karanlık aydınlığa gebedir bilmez misin? Her aydınlık ise kararmaya mecburdur. Bir paradoks mudur yaşadıklarımız, Hayatımız, ölümümüz ve tüm tezatlar yada öyle görünenler.. Ne fark eder ki, Her yaşanmışlık bir umutsuzluk mu yüklüyor sırtımıza, Her yaşanmışlık bir kış mı getiriyor bahara.. Sahi bahar nedir dostum? Üzeri karla kaplı geçmişimizi unutmak mı? Yoksa adına umut dediğimiz tüm heyecanlarımızı bahara devretmek mi? Ne demişler dostum, Baharı yaşayanlar kışın karında soğuktan titreyenlerdir, Umudunu kesmeden kendini eleyip beleyendir çocuk gibi.. Ağaç gibi kabuğundan beslenen, Toprak altında kalmayı göze alan, Ya da baharı kışta yaşayıp kardelen olandır.. Kardelen olalım mı dostum? Bak üstad ne buyuruyor: “Ne yapayım acele ettim, kışta geldim.  Sizler cennet-asa bir baharda geleceksiniz.” Baharı görmek istiyor musun? O zaman acele etme dostum.. Karamsarlıkt

Dökülüp,saçıldı; şaşkınlığım..

Resim
Sönük bir yıldız gibiyim Adına gurur dedikleri Her günahın âh’ıyım Ölüyüm diriden ileri, diriyim ölümden beri. Varlığıma düçar toprağın sancısı Ruhuma hasret Vaktin öğleninde yatsının kıyamında, ben.. Allah-u Ekber’in mirasçısıyım Şaşkınım.. Hayırlı bir haber var diyorlar Ben iyilikleri yolda kaybettim, haberci Bulan var mı ümmeti, kayıbım Salâtlarda Dilime dolanan kelimelerin yabancısıyım Tevbe makamının yanı başında Zannın hüsranındayım. Subhane rabbiyel azim, duy(ura)muyorum hiçbir şey Şaşkınım.. Dudaklarda ezilmiş bir hakikat; Üstünlük takvada Bense uzağında Bilmediğim günahlarımın Bilinen gerçeğiyim her an kapında. Lûtfundan bir medet Ya Rabb! Sana sımsıkı sarılamıyorum. Güvensizim Subhane rabbiyel ala, kendimin yabancısıyım Şaşkınım.. Şahitlik, gaflete giriftar gözlerime şahit Gemim delinmiş, haberim yok Hızırımın boğazında ellerim Nefese hasret, nefsim Mehcur bırakılmış Kitab’ta saklı, hakikatim! Tüm korkulara yenik Mağrur bir deniz gibi Fırtınanın dalgal

Hayat..

Resim
Sevmelerin ötesine adımla ey hayat Ben yokum buralarda çalma kapımı Biteviye umutları yükleme yüreğime Kanma gülümseyen yüzüme Solmuş sararmış bir varlığın yansımaları, artık çaresizliğin sadakası.. Damarlarıma yüklediğin umut ulaşmıyor parmaklarıma Sönüyor, yitiyor, ben gibi.. Geriye sahte ve süslü bir mutluluk kalıyor Acısını derinden hissettiğim ayrılıktan bihaber.. Ne ayrılık ne mutluluk ve ne de umut bilmez ki Ben hüznümü kendime yazmışım içten ve derinden yapmış olduğum duam gibi, sözlerim kırık dökük karşında şimdi gel ısrarcı olma kapımda beni terk et ey hayat.. Ben gibi..