Kayıtlar

Kasım, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Karar Vermek ve Yaşamak..

Resim
Karar vermek iki ucu keskin bir bıçak gibi, karar verenin yüreğini kanatır. Çünkü karar verdiğin an her şey bitmiştir. Ne olacağını kestiremezsin ve bir şekilde verdiğin kararda sebat göstermen gereklidir. Zordur ve sancılı gecelerin ardından gelen ne olduğunu bilemediğin bir yoldur. Yaşamak ise karar vermek demektir. Yaşamak tüm alternatifleri ortadan kaldırmak demektir. Geçmişinden geleceğini ayıklamak demektir. Geleceğinin çizdiği yola uygun olan geçmişini, kaybolduğu derinliklerden çekip çıkarmak demektir. Bu yönüyle sancılıdır. Seçip ayırmak zordur çünkü..

İstanbul'un çocuk üzerindeki etkisi :)

Resim
Bir çocuk düşünün, öyle büyük değil küçüğünden.. İstanbul'a otobüs yeni giriyor ve çocuk muhtemelen babasıyla konuşuyor telefonda.. Gerisini çocuğun ağzından dinleyelim: "Vapur gördüm, hee burası çok güzelmiş, ben burada kalıyorum, Adıyaman'ın da nesi güzelmiş.." Evet İstanbul'un çocuk üzerinde etkisi, daha vapuru görmeden vapur hayalini gösterebiliyor çocuğa. Ayrıca memleketin pabucu da denize atılıyor efendim.. :)) Bunları duyduktan sonra "Ey İstanbul, sen neymişsin be.." diye haykırmak istedim ama utandım, yapamadım..

Vedûd Allah..

Resim
Bana sevgiyi bir kelime ile anlat dedi.. “Vedud” dedim.. O zaman bana sevgiyi bir cümle ile anlat dedi.. “Vedud Allah..” dedim Tamam, bir de paragrafla anlat bana sevgiyi dedi.. “Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud, Vedud,Allah..” dedim.. Sustu baktı gözlerimin içine, o bir şey demeden ben aldım sözü.. Sevgi anlatıl/mış/ıyor/acak, görüyorsun işte her yerde, her daim.. Dönüp de bir baksana âleme dedim.. Yine sustu, gözlerimin içindeki gözlerini kaydırdı yere.. Bak dedim, sevgi anlatılmaz, anlaşılır ancak, sevgiyi tatmak gerek dedim.. Sevgi tadılmadan da anlaşılmaz mı dedi kafasını göğe kaldırarak.. Sustum bir süre, sonra dedim bu konuyu sevdin galiba, iyisi mi buradan ötesine bir Vedud deyiver, sussun âlem, konuşsun kainatın sahibi Allah.. Ve sen sadece dinle, yoksa inle.. Durdu, dudakları kıpırdamaya başladı, dilinden süzülenleri topladım göğe

Kayıp gülden kalan şükür..

Resim
Bugün kayıp gülü okudum.. Kitap güzel kurgulanmış ve aldığım duyumlar gibi çok da akıcı.. Böyle bir kitap olabileceği, o kadar konuşulmasına rağmen, aklımın ucundan geçmezdi.. Kırmadan dökmeden insana kendisi ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi ve yine kendisi ancak bu kadar ince bir şekilde fark ettirilebilirdi.. Yazara kendi içimden teşekkürler sunarken, kitabın kapağını kapatıp, derince aldığım nefese ortak olan yanımdan şunları işittim; "Rabbim, kendimle konuşabildiğim için sana şükürler olsun.."

Neden Delirmek??

Resim
Delirenlere selam demiştik en son.. Neden delirmek sorusuna cevap aramamış, kısacık bayram muhabbetimizin arasına sıkıştırmıştık bunu galiba.. Geçen yazıyla birlikte "deli" temasına ikinci kez değinmiş olduğumu fark etim. İlk olarak mavi marmara şehitleri/gazileri için kullanmıştım. Öyleydi, deli olmak lazımdı o gemide bulunmak için.. İkincisi ise Hz.İbrahim ve İsmail hakkındaydı.. Peki daha kimler vardı deli olan ve ben neden delilere selam göndermiştim.. Ve durduk yere neden delirmekten bahsetmiştim.. Bu mevzuya derinlemesine ama kısaca dalalım.. Hz.Adem; insanlığın temsilcisi ve kainatın ağırladığı ilk misafir.. "Yasak ağaca dokunma" uyarısına rağmen bir delilik yapmış ve o ağaca dokunmuştu.. A Adem(as), "deli miydin" cennetten kovuldun da dünyada Rabbimizin sıfatlarının/isimlerinin aynası,tecelligahı oldun.. Hz.Nuh ; insanlığın ikinci atası,bittim noktasının/duasının sahibi.. Karada neden gemi yapmıştın ki, bilmiyor muydun işiteceğin sözü:

Bir(dir) bayram (delilere)

Resim
Bugün  bayram.. Kimine göre mutluluk, kimine göre ise hüzün günü.. Öyle değil mi, daha dün trafik kazasında otuz küsür insan kurban oldu.. Evet bir gün önce tüm mutluluklarını ceplerine doldurmuş yola çıkmışlardı bu insanlar.. Kimi uzun zamandır görmediği babası/annesiyle dolu dolu bir bayram geçirmek, kimiyse çocuklarıyla/ailesiyle beraber bayram mutluluğunu paylaşarak çoğaltmak için yola çıkmıştı.. Belki de tamamen farklıydı yola çıkış nedenleri.. Aslında önemli olan, bayrama bir gün kala asıl bayrama kavuşmalarıydı. Peki arkalarında bıraktıkları gözü yaşlı insanlar.. Bunu önemsemiyorlardı onlar.. Önemli olan sevincin ve hüznün kırılmalarında insanın acizliğine şahitlik edebilmesinde şahit kılınmalarıydı. Evet, insan bir kez daha iliklerine kadar acizliğe batmış öylece şaşakalıyordu yaşadıklarına.. Her neyse, asıl konu bir bayrama daha kavuşmuş olmamızdı.. Kantarın ucunu kaybetmeden kaçmaması için bir yerlere bağlayayım.. Elhâsıl, bayrama erişmemiz sevinmemiz için yeterli bir

Bismillah..

Bismillahirrahmanirrahim.. Bu kez herşey ve yine ben şahit olsun, oku(n)duğuma, yaz(ıl)dığıma..