Gök-yüzündeydi Senin Göremedin!




Gökyüzüne çevirseydin gözlerini…

Gözlerinin bakmak değil görmek için sana verilmiş nimetler olduğunu bir fark etseydin…

Karlı dağların, sarp yamaçların, volkanik patlamalardan yayılan ateşin ortasında bulsaydın kıyamet senaryolarını…

Ara sıra dertleştiğin denizlerin bir gün fokur fokur kaynayabileceğini görebilseydin…

Güneşin beyinleri kavuracak sıcaklığını bir düşünebilseydin, hissedebilseydin…

Yıldızların, evet çok sevdiğin yıldızların bir gün tane tane döküleceğini tahayyül edebilseydin…  Ayın paramparça tozlarını omzundan silkebilseydin…  

Evet, gözlerini gökyüzüne çevirseydin bir daha bir kez daha…

Havada asılı duran o masmavi gökyüzünün üzerine düşeceğinden korkardın muhakkak… Emin olduğun nice şeyin hiç de emin olunacak şeyler olmadığını, her an kulaklarına bir geçicilik fısıltısı bıraktığını duyardın…

Eğer bir kez gerçekten bakmayı deneseydin, muhakkak ölümü görürdün her yerde…

Ölümün rengini kuşanmış nice dünya eğlencelerinin varlığını bizzat müşahede ederdin…

Dünyanın binbir sesinde gizli bir sesin varlığını işitmesen bile görürdün… Ses görülebilir mi diye sormazdın bile… Gönül gözlerini/kulaklarını kontrol ederdin…

Sen baktın sadece dostum, görmek istemedin, engel olmak istemedin dünyada yaşanan cehenneme… Dünyada ne gördüysen ahirinde onu yaşayacağını bilemedin. Nasıl ölürsen öyle dirilirsin hakikatinin sırrını, ölümü bekleyerek baştan kaybettin…

Sen şimdiden ölümü unuttun dostum. Zira sağır, kör ve dilsiz oldun hakikate… Gönlünü körelttin, gönlünü sağırlaştırdın, gönlünün sesini kıstın ve gönlünü kilitledin Hakka…

Ne yaptıysan sen yaptın, kendi ellerini görmezden geldin… Baktın, fakat ellerini görmedin dostum… Bir kez görseydin, nice imkânların yakınında, hatta içinde olduğunu fark edecektin…

Sen kaybettin dostum…

Kaybettiğini bile bilemeden…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

G/özlerdeki Pencere

İkinci El, Temiz, Satılık Dert!

Vicdansız İnsanlığımız