Yeniden...
kovalanan bir zaman düştü hüsranlara, hızlı adımlar yazdı hüznü küf kokulu sokaklara ve dolu olup yağdı bulutlar düştü sevgiler uyandı şehvetperestler güneşini çaldılar baharların bugün doğudan düşmedi geceye nur kıyamet senaryoları türedi kirli satırlarda gözler gökyüzüne asıldı yıldız niyetine bu benim tanrım olamaz diye seslendi yüreklere İbrahim, kimsenin bilmediği vedahi hissetmediği dua ve merhamet tonunda aşk ve sevgi yolunda... hayır hayır taş değildi düşen yeryüzüne başlarımız mı kuvvetliydi yoksa şemsiyemiz mi sorularda kaybettik tek celselik ömürleri İsmail, bir daha fırlat şu taşı şeytansılara bilmiyordu kimse habersizdi kendisine kaybedilen ve kazanan belli değildi bu senaryoda Şimdi imanın tadını çıkarsın entel abilerimiz kavramlarımız düştüğü yerde kalakalsın dudaklara ince bir tebessüm konsun biz hayatı kendimize feda edelim sokakları köpeklere terk edelim. herkes gemiye binsin diye seslenirken Nuh, tut yüreklerimizden sar