Bir insan, üç farklı duruş..
Eğer insana tarafımızdan bir rahmet tattırır, sonra o nimeti geri alırsak o, son derece ümitsiz, son derece nankör olur.(hûd,9) Nimetin şükrünü eda etmek nimetin verildiğini fark etmekle mümkündür. Şu kâinatı ezelide rahmetin sahibini unutmamak, şükrün en büyüğü olsa gerek. Aldığı nefsin dahi sahibi olamayan insan, fıtratına dercedilmiş sahiplik ateşini, bencillik tutuşturucusuyla körleyerek kendini her şeyin sahibi zanneder. Zan, yanlışa adımlanan ilk adımdır. Zan hüsranın ikiz kardeşidir. Hüsrana uğramaya ramak kalmış insan için imtihanın devamlılığı, ümitsizliğini ve nankörlüğünü gün yüzüne çıkarır. Fakat başına gelen bir dertten sonra kendisine bir nimet tattırırsak: "Artık bütün dertler ve belalar bir daha gelmemek üzere bitti gitti!" der, sevinir, övünür durur.(hûd,10) Tüm ümitsizliği su yüzüne çıkmış insanın sınavı devam eder. Nimeti elinden alınan çocuk misali tüm suçu nimet verene yükleyen insan, kendisine tekrar nimet verildiğinde bu nimet vas